23 Temmuz 2010 Cuma


UYKUDAN AĞIR TATLIYDIK BALDAN

Ulan nasıl da kavrulup gitmişiz,
birkaç kış, bir şekilde.
Sen hep kopya cevaplar verirdin,
kurduğum eksik cümlelere.
Bazan Cezmi Ersöz olurdun burnumun dibine,
aynı gün içerisinde bir bakmışsın Edip Cansever...
Günahını alıp duruyor şiirlerimin.
Akşama doğru Can Yücel,
uzatmış ayaklarını iskemleye, beni yemliyor.
Bir açığımı yakalamayıver,
imgeler kusup dururdun, garip hece vezinlerime.
Çekilmez olurdun, olunca Nazım.
Belime kuvvet gecelerin sabahında,
anlaşırdım Cemal Süreya'yla.
Ulan nasıl da kavrulup gitmişiz,
birkaç kış, üst üste.
Fabrika kapanışı işçilerin,
dilini yuttururduk yazdığım şarkı sözlerine.
Öyle bir yanardı ki yüreğim,
ateşlerle soğuturduk.
Sana en yakın yine sen olurdun,
devamlı ayrıldığımız uzun yaz günlerinde.
Hiç aldatmazdın ama beni.
Son yaprağın düşeceği tarihi bilip,
çıkardın ayaklarının üzerine.
Ulan nasıl da kavrulup gitmişiz,
birkaç kış, alt üste...

Neyzen Emre Tombul

21/07/2010

19 Temmuz 2010 Pazartesi

GİTMEYE GEL


Şimdi daha çok genç henüz yaşlanmışlığım,
Kibar bir yaprağın rüzgârı kırmaması içindir sallanmışlığım.
Tut ki tuttun elimden,
çıkardın beni kırk bir akşamlarıma...
Ben sekiz kere düştüm,
Henüz yirmi beşinden bir adım bile çıkamadığın,
Otuz üçümün beyazına.
Git bekle Antalya'nda,
Babanın evi en küçüğünüze kalana kadar ama.
Arada bir yokluğuma ziyareti sakın unutma,
Istanbul, Rumelihisarı'ma...
Şimdi daha çok genç henüz yaşlanmışlığım.

Neyzen Emre Tombul

19/07/2010

Takipçiler

Blog Içi Ara