Penceremizdendi ilk dışarıya açtığımız gözlerimiz.
İki gül parantez arasında dünya gibi mahallemiz.
Ağabey ve ablalarımızın,
anne babalarının sözünü hiç dinlemeden,
ortaklaşa ısırdığı elma şekerindendi,
dilimin kıpkızararak söylemek zorunda olduğu kelamları.
Ne tepeler vardı yıldızlara tepeden bakan,
elinde bir kâğıt bir de kalem neyzen şairin,
birkaç kilo kar erirken üzerimize,
nasıl ağladığını gördüm şiirimizin.
Ne denirdi aynı karakterin,
serüven serüven gezmişliğine?
Evimin en tenha köşesinden,
kimsin senleri düşünürken ben.
Penceremizdendi ilk.
Kapım dışarı Allah'ın güneşi kırıp,
üzerime saldığı o üç renkleri.
Kırmızı, sarı, mavi...
Erteliyor yarına bütün acelelerimi.
İlk katranı yerleştirdikten sonra ciğere,
Kovaladığımız,
dumanız.
Martta güneşin vurduğu her yer bize bahar.
Bu yaşı benden sonra bize kim yapar?
Çöplüğümden koparılırken, sabah mıntıkasında,
dışından sıkılamayan ellerde ilk kez sen,
iki gül parantez arasında,
sigarayı, seni,
dünyaca bırakma zamanı...
Neyzen Emre TOMBUL
29/03/2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
İlettiğiniz görüşün bir kimliği olsun,
lütfen ADInızı belirtiniz.